28 Ekim 2010 Perşembe

Cumhuriyetimizin 87.Yılı Kutlu Olsun!

Share








Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
(Atatürk'ün S.D.II, S. 215)

------------------------------------------31.Ekim.1923

Bizi yanlış yola yönelten soysuz kimseler bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aidata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din niteliği altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırırlar. Halbuki, Allah'a şükürler olsun hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız; artık bizim, dinin gereklerini öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına gereksinmemiz yoktur. Analarımızın, babalarımızın kucaklarında verdikleri dersler bile, bize dinimizin esaslarını anlatmaya yeterlidir.
1923 (Atatürk'ün S.D.II, s. 127)

---------------------------------------29.Ekim.1927


Bunca yüzyıllarda olduğu gibi, bugün de, milletlerin bilgisizliğinden ve bağnazlığından yararlanarak bin bir türlü siyasî ve kişisel amaç ve çıkar sağlamak için, dini âlet ve araç olarak kullanmak girişiminde bulunanların, içeride ve dışarıda varlığı, bizi bu konuda söz söylemekten, ne yazık ki, henüz uzak bulundurmuyor. İnsanlıkta, din hakkındaki bilgi ve anlayış, her türlü hurafelerden sıyrılarak gerçek bilim ve tekniğin ışıklarıyla arınmış ve mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine, her yerde tesadüf olunacaktır.
1927 (Nutuk II, s. 708)



-----------------------------------------29.Ekim.1929

------------------------------------------29.Ekim.1930

Gelecek nesillerin Türkiye’de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tespitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir. 1927 (Nutuk II, S. 831)
-------------------------------------------29.Ekim.1931

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in onuncu yılında Başbakan İsmet Paşa ile 29.Ekim.1933

--------------------29.Ekim.1933 Gazi Mustafa Kemal 10. Yıl Nutkunu Okurken


------------------------------------------29.Ekim.1936

-----------------------------------29.Ekim.1937



Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız. 1923 (Atatürk'ün S.D. III, S. 71)
Mustafa Kemal ATATÜRK

21 Ekim 2010 Perşembe

Türban

Share


Okurlar sipariş veriyor:

“Türban meselesini yaz.”


*
Yazayım.
*
Bir İgnliiz üvinersitesinde ypalın arşaıtramya gröe, klemileirn hrflareinin hnagi srıdaa yzaldıklarıı ömneli dğeliimş asılnda... Öenmli oaln, briinci ve sonncuu herflarin yrenide olamsımyış... Çnküü, kleimleri hraf hraf dğeil, btüün oalark oykuormuşsz... Ardakai hraflrein sırsaı kıraşık da osla düüzgn ouknuyormuş.
*
İinglç di mi?
Bıakn nısal da düüzgn oukdnuuz.
*
Hem oukdnuuz.
Hem anladıınz.
*
Trüban bduur.
*
Tartıışlan mselee ne oulrsa olusn, bşınaa ve sounna “trüban” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmeszin... Yaınlşları düüzgn gbii oukmyaa, düüzgn gbii anlmaaya bşlarsaın.
*
Üvinersite srouları çlaımnış, Amreikan şrketii Trküiye’de rşvüet dğaıtmış, domateisn tneasi iki lria oulmş, maedncleriin cseetlernii beş aıydr çıkaramoyrlarmıış, her dröt gnçteen brii isşiz gzeiyrmouş, pkklya pzarlaık yaplııyrmouş, meemlket bölüüynrmouş, Amreikaıllar bzie fzüe döşyormuuş, deinz feenri ne oulmş, yargyıı taammen bdaem byklııı ypmışlaar flian...
*
Hiç öenmi klmaaz.
*
Tartıışlan mseleenin bşınaa ve sounna “trüban” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmezsin, sbaah klkaarsın trüban konşuuursn, aşkam yaatrsın trüban konşuuursn.
*
Kaafn alalk blulak oulr ama...
Akılnda bi tek trüban klaır!
*
Saadce kfaayı örtmez çnküü.
Her srounu öertr trüban.
*
Bilmiyorum anlatabildim mi.

21 Ekim 2010
Yılmaz Özdil
yozdil@hurriyet.com.tr

8 Ekim 2010 Cuma

Öcalan’a “dinlenmeyen” telefon... Yeter mi?

Share Otuz bin kişinin ölümünden sorumlu azılı terör örgütü PKK’nın onursal elebaşısı Öcalan devletten yeni taleplerde bulunmuş... Ama talep ki ne talep... Bu ülkeye senelerce hizmet vermiş, canını tehlikeye atarak terörle mücadele etmiş ve sonunda ödüllendirilecek yerde “terörist” diye cezaevine tıkılmış, aylardır ailesinden çocuklarından ayrı mahkum hayatı yaşatılan onurlu askerler, dünya çapında ün kazanmış ama tutuklu olarak çile dolduran bilim adamları, gazeteciler ağzına alsa bir de üstüne hakaret yer.
Efendim Öcalan Kandil dağındaki örgüt yöneticileriyle görüşebilmek için “koğuşuna özel telefon hattı” çekilmesini istiyormuş. Hepsi bu kadar da değil, şartı var; “Bu özel telefon dinlenmeyecek” ! Yani bu ülkenin ‘kendi halinde yaşayan, hiçbir suça karışmamış” 72 milyon vatandaşı, gazetecisi, hakimi,öğretmeni, rektörü dinlenecek, fişlenecek ve itiraz bile edemeyecek ama Öcalan’ın terör örgütüne vereceği stratejiler dinlenmeyecek.
Mahkum olmaması gerektiği halde aylar, bazıları yıllardır mahkum olarak tutulan yüzlerce insan aileleriyle bile haftada bir telefonla konuşabilir, görüşebilirken onun sınırsız hakları olacak.

TERÖRÜ HANGİ ŞARTLA BİTİRECEK?

Sözcülük görevi yapan avukatları hava muhalefetinden dolayı bu hafta İmralı’ya gidememişler ve son görüşmelerinde Öcalan’ın kendilerine “terörü bitirmek için girişimde bulunacağını söylediğini, bunun için Kandil’deki örgüt yöneticileriyle görüşmek üzere telefon istediğini” açıklamışlar. Şimdi bunu ‘son derece makul ve gerekli bir talep’ olarak empoze etmek üzere başka gönüllü sözcüler ekranları saracak ve tepki gösteren parti veya vatandaşlara “yoksa siz terörün bitmesini istemiyor musunuz” teranesine başlayacaklardır hiç kuşkusuz.
Onlara söylenecek şey şu; haydi son zamanlarda Öcalan ile BDP’lilerin sık sık aynı sözü tekrarlamış olduklarını da bir yana bırakalım, Aysel Tuğluk daha geçen hafta Öcalan’la görüştükten sonra “PKK’nın eylemsizlik kararı uzayabilir. Hükümetin atacağı adımlar beklenecek. Çözüm Türkiye’nin bütünlüğü içinde olacak” demedi mi? Bu sözler PKK’nın saldırılarını durdurma şartını açıkça anlatmıyor mu?
Hükümetin atacağı adımlar gecikirse (ki bu adımlar ‘özerklik, af, o da yetmez siyaset hakkı, Anayasa’daki Türklük tanımının kalkması’ gibi taleplerin cevabı olarak beklendiğine göre gecikeceği aşikardır) veya beğenilmez, yeterli bulunmazsa ne olacak? Öyle ya, devamlı İspanya-ETA örneğini veriyorlar, ETA özerklik istediği ve İspanyol hükümeti buna yanaşmadığı için şu anda büyük ve çözülemeyen bir sorunla uğraşmaktalar. Kaldı ki İspanya halihazırda 17 özerk bölgeden oluşmuş olmasına rağmen bir şekilde “ülke bütünlüğü”nden sözedilebiliyor hala... Yani “Türkiye bütünlüğü içinde olacak” dedikleri bütünlük belli değil.

Yeni anayasanın asla seçimden önce yetişmeyeceğinin ısrarla söylenmesinin de en önemli nedeni bu, seçime kadar (zaman içinde tekrarlana tekrarlana herşeye alıştırılan) toplumun bu değişikliklere alışması, konunun yaratacağı tartışmaların bitmesi kısa sürede olacak şeyler değil. Ayrıca değişiklik kesin şekilde açıklandığında halkın tepkileri seçim sonucunu herhalde etkileyecektir. (Ama işte tam da bu nedenle “dürüstlük gereği” seçmenin yeni anayasayı seçimden önce bilmeye hakkı var.)
Dönelim “hükümetin atacağı adımların gecikmesine veya beğenilmemesine”... Aysel Tuğluk’un ilettiği sözlere göre “ateşkes”in durumu o zaman ne olacak? Daha önce “Hükümetin kararını referandumdan sonra on gün beklerim, sonra olacaklara karışmam” diyen Öcalan acaba dinlenmeyen özel telefonunu hangi amaçla kullanacak..? Dikkat ettiyseniz sadece BDP ile Öcalan’ın ne söylemekte olduklarının açılımını yaptım.

Ama bence de Öcalan isteklerini genişletmekte haklı... Teröre boyun eğip terör şantajı altında tavizler verilmeye, devlet ‘terör örgütünün muhatabı’ konumuna getirilmeye bir kez başlandı mı iş bu noktaya varır, böyle isteklerin bile direkt Cumhurbaşkanı’na iletilmesi cesareti ortaya çıkar. Bir sonraki talep özel helikopter ve makam odası olursa kimse şaşırmasın yani... Ordusuna hakaret edilirken terör örgütünün yüceltildiği bir yerde her şey mümkündür.

Ruhat Mengi
rmengi@gazetevatan.com

08.10.2010