19 Ocak 2011 Çarşamba

Aksırıncaya, Tıksırıncaya Kadar Gerçek

Share
-
-
-

SÜHEYL BATUM
Cumhuriyet 17.01.2011
SÖZDEN YAZIYA


Aksırıncaya, Tıksırıncaya Kadar Gerçek

Galatasaray’ın yeni stadı Türk Telekom Arena’nın açılışı, bir gerçeği açıklıkla ortaya koydu: Türkiyede, birbirinden farklı iki Türkiye yaratılmak istendi.

Bunlardan birincisi gerçek Türkiye. Bunda normal insanlar var; yaşayan, çalışan, işi olan, işi olmayan, yaşamın gaileleri ile uğraşan insanlar. Bu gerçek Türkiye’deki insanlar, beğenirlerse beğeniyorlar, kızarlarsa kızıyorlar, alkışlıyorlar, yuhalıyorlar. Yani gerçek’ler.

Diğeri ise yalancı Türkiye. Bunda gerçek olmayan insanlar var. İktidarın yarattığı insanlar, her şeyi ile, kanı ile, canı ile, midesi ile iktidara bağlı insanlar. Ve onların Türkiye’si. O Türkiye’nin içinde, iktidar temsilcileri var. Kendilerine liberal diyen, sözüm ona aydınlar var. Hani yandaş denilen aydınlar, yani yalancı aydınlar, gazeteler, gazeteciler. Tümü ile.

Evet iki Türkiyenin var olduğunu, birincisinin gerçek Türkiye, diğerinin ise yalan Türkiye olduğunu, Türk Telekom Arena’nın açılışında bir kez daha gördük. Birinci Türkiye, yani gerçek Türkiye, Sayın Başbakan’a ve iktidara kızmış. Bilmiyorum neden... Belki doğruları söylemediği içindir, belki aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içtiniz be dediği içindir, belki 106 yıllık Galatasarayın, Ali Sami Yene karşılık yeni stadını yaparken, makarna, bulgur ve sadaka mantığı ile davranabileceklerinizannettikleri içindir. Ama tepkisini ortaya koydu. Böyle zanneden TOKİ Başkanı’nı yuhaladı. Başbakan’ı konuşturmadı.

Diğer Türkiye ise gerçekten de yalan Türkiye! Tabii ki iktidarı ıslıklamadığı, yuhalamadığı için değil. Tabii ki değil. Çünkü yalan Türkiye, gerçekten de yalan! Olanı anlatmıyor, olmayanı varmış gibi göstermeye çalışıyor. Kendi yandaşlarının ve iktidarın anlattığını, bize gerçekmiş gibi yutturmaya çalışıyor. Bunların dışında bir şey anlatmıyor. TOKİ Başkanı ve Başbakan ıslıklanırken, saklıyor, soyunma odaları gösteriyor. TOKİ Başkanı’nın tam bir sadaka mantığı içinde söylediklerini yutuyor, saklamaya çalışıyor. Ve gerçek Türkiye’de yaşayan insanlar yokmuş gibi davranıyor. Her zamanki gibi!

Neden mi yalan Türkiye, yalan söylüyor? Çünkü iktidarın kızmasını istemiyor. İktidarın kızmasının, onlar için çok kötü olacağını biliyor. İktidarın kızması yerine, gerçek Türkiyenin sesinin hiç duyulmaması daha iyi olur diye düşünüyor. Gerçek Türkiye’yi anlatmak kötü, bir de yandaş aydınları, gazetecileri kullandın mı, iş tamam diyor.

Nitekim hep böyle olmadı mı, olmuyor mu? Ve yalan Türkiye, her şeyi yalanlar(!) üzerine kurarken, gerçek Türkiye’nin var olduğunu hiç düşünmüyordu. Ve yalan Türkiye’nin iktidarı, sadece yandaşlarını yanına alıp, onlara sağladığı her tür sadaka ile, her şeyi, tüm yoksulluğu, hukuksuzluğu, işsizliği bile unutturacağını zannediyordu. Bir gün gerçek Türkiye ile, üniversitelerde ya da bir stat açılışında karşı karşıya kalacağını hiç düşünmüyordu. Ve yalan Türkiyenin, her türden, her meslekten yandaşları da bunu hiç düşünmüyorlardı.

Gerçi dünyadaki “otoriter ülkeler” ve diktatörlükler de, buna çok benzer. Birbirlerinden farklı iki ülke yaratırlar. Ve bu iki farklı ülkenin varlığı ile güç kazanırlar. Bu iki ülkeden sadece birinde yaşamayı yeğlerler. Halkla yan yana gelmezler. Yan yana geldikleri, hep kendi adamlarıdır, “kulaklarından tutup atarım” dedikleridir. Bunun dışında bol bol yandaş kullanırlar. Bol bol “kralın soytarısı” kullanırlar. Ya da yandaş aydın, yandaş gazeteci, yandaş işadamı, yandaş memur, yandaş yargıç, yandaş savcı. Televizyonlara, gazetelere, sadece kendi adamlarını yerleştirirler. Ve bir de, ikinci ülkenin yani yalancı ülkenin” gerçek ülke olduğuna, tüm halkı inandırmaya çalışırlar. İnanmayanlara bana bakın, yoksa bertaraf olursunuzderler. Hatta ısrar edenleri de hapislerde süründürürler.

Sevgili dostlar, Türkiye’de işler bu aşamaya geldi mi, bunu bilemem, sizler bilirsiniz, ama, bizler iki Türkiyenin var olduğunu gördük. Ayrıca protesto edenler, birkaç öğrenci olunca, dövdüren bakanların, 30 bin kişi ıslıkladığında, hiçbir şey yapamayacaklarını da gördük. Ve bir de gerçek Türkiye’nin, sadaka kabul etmediğini, “aksırıncaya, tıksırıncaya kadar” ıslıkladığını gördük. O gece “onurlu Galatasaray seyircisi” gösterdi tüm bunları.

Bir de SON SÖZ: 106 yıllık Galatasaray’ın Başkanı, iktidarın, sadaka mantığı içinde stat yapmasını ve TOKİ Başkanı’nın bu yönde söylediklerini çok haklı bulabilir. Ama onurlu GS taraftarının tümünün de bunu haklı görmesini ve tek söz etmemesini isteme hakkı yoktur.



Süheyl Batum

Cumhuriyet 17.01.2011

SÖZDEN YAZIYA

0 Yorum Yaz:

Yorum Gönder