3 Aralık 2009 Perşembe

DTP Öcalan şartında ısrarlı

Share İmralı düzelmeden açılımdan söz edilemez

Abdullah Öcalan’ın kaldığı koşulların daha da kötüleştiğini söyleyen DTP lideri Türk, “İmralı sistemi halen ortadayken ve bu sistem daha da ağırlaşırken açılımdan söz etmenin inandırıcılığı olamaz” dedi. Türk, Kürtlerin gözünün kulağının İmralı’da olduğunu ileri sürdü.

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Türkiye’nin, demokratikleşme sorunlarını masaya yatırarak, büyük bir cesaret ve kararlılıkla çözmek zorunda olduğu bir süreçle karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Türk, “Ne CHP’nin ne MHP’nin statükoda ısrarı ile ne de AKP’nin tasfiye mantığı ile Kürt sorunu gibi kapsamlı bir sorunun çözülebileceğini” öne sürerek, şöyle konuştu:

AKP OYALIYOR: AKP iktidarının demokratik açılım adı altında yürütüğü bazı girişimler aldatmaca ve oyalamaya yöneliktir. İşin esasında, Kürtleri dışında tutan, onların iradesini dikkate almayan politikalar yatmaktadır. Bu politikalar yıllardır denendi ancak sonuç alınamadı. Sorun, Kürt halkının varlığının, Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nda kabul edilip edilmeme sorunudur.

KABUL EDİLEMEZ YAKLAŞIM: Kürt halkının siyasi ve kültürel hakları tanınmadan, iradesi muhatap alınmadan, diyalog ve uzlaşı süreci geliştirilmeden bu sorunun çözülmesi mümkün değildir. Şimdi karşımızda bu düzeyde köklü bir sorun varken, bazı idari düzenlemeler ve yönetmelik değişiklikleriyle çözüm mümkün müdür? Köy, kasaba isimlerinin geri verilmesi gibi ceviz kabuğunu bile dolduramayacak düzeyde bazı değişikliklerden bahsediliyor. Halkımız zaten bu yerlerin Türkçe isimlerini kullanmıyor. Güya bu şekilde, bu köklü sorun çözülecekmiş...

GERİLİME YOL AÇIYOR: Türkiye oldukça hassas ve dikkatli olunması gereken bir dönemden geçiyor. Bu nedenle siyasetçilerin, toplumun tüm hassasiyetlerini gözeterek, sorumlu ve ciddi yaklaşım göstermesi gerekir. Kürt halkının hassas olduğu değer yargılarına yaklaşım konusunda, iktidar ve muhalefet partilerinin özenli bir üsluba ve yaklaşıma sahip olması gerekir. Bu konulardaki duyarsızlık ve yok sayma yaklaşımı, çözüme değil, tam tersine çözümsüzlüğe ve gerilimlere yol açar.

KAYGILAR OLUŞTU: İmralı’da uygulanan politikaların, şantaj ve tehdit unsuru haline getirildiğine dair Kürt halkında ciddi kuşkular ve kaygılar oluştu. Geçtiğimiz yıl yaşanan ve halkı oldukça geren, rencide edici kötü uygulamaların yarattığı tepkiler hala hepimizin hafızalarındadır. Şimdi ise güya uluslararası hukuka göre yapılan bir iyileştirmeymiş gibi kamuoyuna sunulan yer değişikliğiyle birlikte, İmralı’daki koşullar daha da ağırlaştırılmıştır.

AÇILIMIN AYNASI: İmralı, hükümetin açılım olarak savunduğu sürecin bir aynasıdır. Bu sürecin gerçek bir demokrasi açılımına dönüşmesinin en önemli koşullarından biri İmralı’ya yaklaşımdır. Çünkü Kürtlerin gözü kulağı İmralı’dadır. Kürtler, İmralı’ya karşı geliştirilen olumlu ya da olumsuz bir tavrı kendisine karşı alınan bir tutum olarak saymakta ve görmektedir. Bu nedenle İmralı, Kürtlerin ve toplumsal barışın en hassas noktasıdır.

APO’SUZ OLMAZ: Öcalan’ın uzattığı barış elinin tutulması gerekirken, sergilenen tam aksi yaklaşımları ne bizim, ne halkımızın ne de demokratik kamuoyunun kabul etmesi, meşru görmesi mümkündür. Öcalan’ın dikkate alınmadığı, onun yok sayıldığı, diyalog kanallarının kapatıldığı bir süreç, Kürt sorununun çözümüne hizmet etmeyecek, aksine çözümsüzlüğü derinleştirecektir. İmralı sistemine bir an önce son verilmesi gerekiyor.

SESSİZ KALINMAZ: Son dönemde yaşananlar, uzun vadeli bir planın-genel bir konseptin aşama aşama hayata geçirilmeye çalışıldığını ortaya koyuyor. İmralı’da yaşananlar da bu konseptin en önemli parçasıdır. Bu tablo karşısında, Kürt halkı ve demokratik kamuoyunun sessiz kalması beklenemez.

HÜCRESİ KÜÇÜLTÜLDÜ: Aldığımız bilgiler, yaşama koşulları daha iyileştirileceği şekildeydi. Şimdi 10 metrekare yerden 6,5 metrekare yere alındı. Pencereden rahat rahat hava alma imkanı varken, tavana yapışık küçük bir pencerenin olduğu yere taşındı. Toplumdaki hassasiyeti görmek lazım. Burada iyileştirme değil, mevcut koşullar daha da geriletilmiştir. Bu yaklaşım biçimlerinin toplumda gerilim yarattığını hepimiz biliyoruz.

Halkın ortaya çıkardığı tepki

AHMET Türk, basın toplantısında “İstanbul Mersin ve Hakkari gibi illerdeki gerilimleri buna mı bağlıyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Toplumun bu konudaki tespitidir. Biz bunu bir gerilim olarak değerlendiriyoruz. Hiçbir insana yönelik bir eylemin, olayın yaşanmasını istemiyoruz ama toplumsal bir gerilim çıktığı zaman bunu bir siyasi partiye, anlayışa bağlamak doğru değil. Halkın ortaya çıkardığı bir tepkidir bu. Biz başından beri bu tepkilerin, hassasiyetlerin göz önünde tutularak, Türkiye’yi rahatlatarak bir sürecin başlatılması gerektiğini söylüyoruz.” Türk, ayrıca toplumu tatmin etmeyen bir durum ortaya çıkarsa doğal olarak tepkilerin de gelişeceğini, dünyanın her yerinde bunun böyle olduğunu söyledi. “Tepkileri dindirmek için girişimleriniz olacak mı?” şeklindeki bir başka soru üzerine ise Türk, tepkilerin demokratik biçimde olması için parti olarak çalışma yapacaklarını, illeri ziyaret edeceklerini, demokratik tepkilerin ölçüsünü, yapılması gerekenler konusunda düşüncelerini ortaya koyacaklarını açıkladı.

Molotoflu, havai fişekli İmralı eylemleri sürüyor

IRAK’takİ Kandil Dağı ve Mahmur Kampı’ndan 19 Ekim’de Türkiye’ye gelen 34 PKK’lıdan 4’ü, Ağrı’nın Diyadin İlçesi’nde DTP’nin düzenlediği mitinge katıldı. Önceki gün Doğubayazıt’ta olduğu gibi dün de Diyadin’deki DTP mitinginde olaylar çıktı. Polis olayları bastırmak için göstericilerin üzerine biber gazı ve tazyikli su sıktı.

PKK’nın kuruluş yıldönümü ve İmralı’daki koşulları bahane eden gruplar birçok kentte eylemlerini sürdürdü. Adana’da bir grup, yolu trafiğe kapatıp ateş yaktı. Müdahale eden polis ekiplerine, molotof kokteyli ve havai fişek atan göstericiler, yol kenarındaki bir telefon santral dağıtıcısını da ateşe verip, telefon bağlantılarını kesti.

Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde de izinsiz yürüyüş yapmak isteyen gruba polis müdahale etti. Polise taşla saldıran göstericiler, gaz bombası ve tazyikli su kullanılarak dağıtılmaya çalışıldı. Mersin’de ise 17 yaşındaki İsmail Keser, kontrollü hemzemin geçitte yolcu treninin çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Bunun üzerine kazayı bahane eden bir grup, terör örgütü lehine sloganlar atıp, trenin camlarını kırdı.

www.gazetevatan.com
03.12.2009

0 Yorum Yaz:

Yorum Gönder