11 Ocak 2011 Salı

‘Kimse yaşam tarzımıza müdahale edemez’ diyen liboşlar... Neredesiniz?

Share
Mustafa Mutlu
mmutlu@gazetevatan.com

Bundan beş-altı yıl önce üniversitelerde türban tartışmasının kızıştığı günlerdi...

Liberal arkadaşlardan biri gazetede koluma girdi ve “Abi çok sert yazılar yazıyorsun... Varsın türban üniversiteye girsin ne olmuş yani” dedi...

Ben de türbanla sorunum olmadığını, sadece yasaların ayaklar altına alınmasından rahatsızlık duyduğumu, bugün türban diye dayatanların kendisi kadar demokrat davranmayacaklarını, günü gelince etek boyuna, içkiye, kız-erkek arkadaşlığına da müdahale etmeye kalkışacaklarını söyledim.

Aldığım yanıt, “Paranoyaya kapılmışsın. Asla öyle bir şey olmaz. Hem yaşam tarzımıza müdahale etmeye kalkışsalar bile biz buna izin vermeyiz” oldu...

***


Dün elimdeki gazetelerle o arkadaşın yanına gittim ve işaretlediğim haberi okumasını istedim.

Haberde Samsun Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü‘nde çalışan Psikolog Zeynep Akyüz’ün, etek boyu yüzünden müdürü tarafından işten atıldığı belirtiliyordu.

Arkadaşım bu haberi okuyunca sözün nereye geleceğini anladı. Tam konuşmaya hazırlanıyordu ki; bu kez DHA‘nın 15 dakika önce geçtiği bir haberi önüne uzattım.

Bu haberde de Mersin’deki Nevit Kodallı Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nde, kız ve erkek öğrencilerin birbirlerine 45 santimetreden daha fazla yaklaşmamalarının istendiği belirtiliyordu. Üstelik bu uygulama; kız-erkek ayrımcılığı anlamında bu okul için bir ilk de değilmiş... Önce kızların ve erkeklerin yemekhaneleri ayrılmış... Veliler ve öğrenciler de, bütün öğrencileri “potansiyel sapık” olarak gören bu uygulamaları protesto ediyormuş.

Haberi okuyunca; arkadaşımın yüzü iyice değişti...

Bu kez masasının üzerine okurlarımızdan Bülent Özdemir‘in gönderdiği ve 1932 yılında Şebinkarahisar‘da Öğretmen Okulu‘nda okuyan annesinin, okul bahçesinde voleybol oynarken çekilmiş bir fotoğrafını koydum...

Sonra yanına beş-altı eski fotoğrafı dizip,“Ne düşünüyorsun” diye sordum:

Aldığım yanıt, “Şoktayım” oldu...

***


Arkadaşım şoktaydı ama durmaya niyetim yoktu:

Ekonomi Servisi Müdürümüz Ercan İnan’dan aldığım son haberi uzattım arkadaşıma ve okumasını rica ettim:

“Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun hazırladığı yeni yönetmeliğe göre artık Topkapı Sarayı’nın bahçesinde, Arkeoloji Müzesi’nde, Aya İrini’deki bir konserde veya İKSV müzik festivallerinde ya da Tophane’de yapılacak bir sergide veya İstanbul Modern’de bir kadeh şarap bile servis edilemeyecek. 24 yaşın altındakilere içki satışı yasaklanacak...”

Arkadaşım haberi okuyup bitirdiğinde, “Türkiye’de seçme yaşı kaç” diye sordum.

“18” yanıtını alınca devam ettim:

“Yani 18 yaşında gençler ülkenin kaderini oy vererek belirleyebiliyorlar ama bundan sonra 24 yaşın altındakilere içki satılmayacak... Bu haberler karşısında hâlâ, paranoyaya kapıldığımı düşünüyor musun? Yaşam tarzımıza müdahalenin başladığını artık sen de görmeye başladın mı?”

Sonra da bitirici hamleyi yaptım:

“Hani yaşam tarzına müdahaleye izin vermezdiniz? Harekete geçmek için daha ne olmasını bekliyorsun?”

Arkadaşım sadece kısık sesle, “Çok kötü günlere gidiyoruz galiba, çoookkk” diyebildi...

DURUM VAHİM

Sadece bu üç örneği verdiğime bakmayın; durum gerçekten vahim...

Her gün Anadolu’nun ve büyük şehirlerin ücra köşelerinde bu örnekler gibi yüzlerce olay yaşanıyor...

Ve ne yazık ki bunların birçoğu, yaşayanlar tarafından kabullenildiği için, medyaya bile yansıtılmıyor.

AKP anlayışının yaptığı tüm akıl almaz işlere sempatiyle bakan liboş arkadaşlar, bugün gerçeği gördüler...

Ama...

Ne yazık ki, atı alan Üsküdar’ı geçti!

Ben bu çağ dışı uygulamaları hayatımıza sokan gericileri suçlamıyorum. Çünkü onların ne olduğu ilk günden beri belliydi...

Benim derdim, onların yanında yer alan ve hatta oy vererek destekleyen liboş takımıyla...

Sakın bana bir daha, “Hayat tarzımıza müdahale edemezler” demeyin...

Müdahale haberlerini katlayıp...

Masanızın üstüne koyarım!

***


Yıl, 1932... Şebinkarahisar Öğretmen Okulu’nun kız ve erkek öğrencileri büyük bir neşeyle voleybol oynuyor... Ama kimse “Aralarında 45 santimetre mesafe var mı” diye kontrol etmiyor!

***


GÜNÜN SORUSU

Sorum; dünyaca ünlü heykeltıraşımız Mehmet Aksoy’un Kars’ta yaptığı “İnsanlık Anıtı”na, “Ucube” diyen sanat eleştirmeni Recep Tayyip Erdoğan’a:

Diplomanızı hangi güzel sanatlar akademisinden aldınız?

Mustafa Mutlu -
mmutlu@gazetevatan.com

10.01.2011

1 Yorum Yaz:

cemo dedi ki...

Yetmez ama evetçilere kapak olsun...Akp nin peşi sıra gitmeye devam etsinler demokratikleşiyoruz ya :)))

Yorum Gönder