8 Ekim 2009 Perşembe

Bilinmeyen, Anlatılmayan Atatürk

Share

Atatürk hakkında daha çok şey öğrenmek için Araştırmacı Yazar Prof.İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI'nın "İçimizden Biri ATATÜRK" adlı seminerinin dökümanını okuyabilirsiniz.. :

http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/arastirmalar/icimizden_biri.pdf




Seminerden;

Bir İngiliz gazeteci ATATÜRK’le bir röportaj yapar.Mustafa Kemal’e şöyle sorar gazeteci; ”Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?” Mustafa Kemal’in cevabı aynen şöyle :
“Şartlarımızı koyarız. Kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için. Eğer davet gelirse düşünürüz”.
*
Yıl 1930 ATATÜRK Yalova köşküne doğru çıkmakta. Bir de bakar bir bahçıvan koca bir çınar ağacını kesmek üzeredir. “Yahu” der “sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetişdirdinmiki? Kesmeye muktedir görüyorsun kendini ve niye ?” der. Bahçıvan derki; “Paşam çınar ağacının kökleri köşkün temelini kaldırdı, yaprakları da köşkün
pencerelerine müdahale ediyor. Ya köşkü kaybedeceğiz ya ağacı keseceğiz. Onun için de kusura bakmayın ama biz ağacı kesiyoruz”. Bir an düşünür; “Hayır gerekirse
köşkü ağaçtan uzaklaştırırız” der. Derlerki bu gün Mustafa Kemal bir hoş. Ne demek köşkü tutupta ağaçtan uzaklaştırmak? Ama inanırmısınız mühendis değil, mimar değil, ziraatçı değil ama ne yapar biliyormusunuz? İstanbul’daki köprü altındaki tramvay raylarını Yalova’ya taşıtır. Köşkü hiç yıkmadan olduğu gibi tutarak kendisi de kazma kürek temelini kazar ve köşkün altına tramvay raylarını döşeyerek köşkü ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çekerek hala Cumhuriyetimiz gibi ayakta durmakta olan çınar ağacının kurtuluşunu temin eder.
*
Yıl 1916. Bitlis cephesi komutanı Mustafa Kemal
Bitlis cephesinde çökmekte olan bir cepheyi kurtarıyor ve çadırına geliyor, yaveri İzzettin ÇALIŞLAR’ı çağırıyor ve eline bir not veriyor. Notta ne yazıyor biliyor musunuz? “Savaştan sonra ilk işimiz Türk kadınına serbestisini vermek, onu erkeğinin
yanında eşit haklara sahip kılmak”. Yıl 1916, Türk kadının değil adı, değil kimliği, hiçbir şeyi yok. Sokağa çıkma hakkı olmayan bir Türk kadını. Peki sizce tam savaşın en hararetli zamanında neden Türk kadını geldi Mustafa Kemal’in aklına.
Atatürk bu savaşta Ayşe Hatun’u tanımıştır. Ayşe Hatun’u hepimiz tanıyoruz.Bilmeyen var mı içinizde? Onun yapabildiğini acaba hangi ülkenin kadını yapabilir? Ya
da zamanımızda hangi kadın yapabilir? Benim bir kızım bir oğlum var inanın bu kadar
araştırmacıyım düşünüyorum. Biliyorsunuz sekiz aylık kızı kucağında omuzunda mermi
ve cepheye cephane götürüyor. Sekiz aylık kız dinler mi düşmanı, ağlamaya başlıyor. Ve bu sırada ölmesi falan problem değil Hatun’un, ama düşman eğer onları fark ederse çok kısıtlı olan cephane cepheye gidemeyecek, bütün düşüncesi o Ayşe Hatun’un. Ve bu
arada çocuğunu göğsüne yaslar, düşman biraz geç gider, indirdiği zaman kendi elleriyle çocuğunu şehit ettiğini görecektir Ayşe Hatun.

*
*
*
*
....Bu kadar özel ve güzel bir ülke bizim elimizdeyken başımız dertten kurtulur mu? Asla. Düşmanımız dünden daha az değil, dünden daha çok. Bütün ülkelerin gözü bizim ülkemizde. Nasıl olmasın ki! Galiba bir tek bizim gözümüz yok şu ülkede.

0 Yorum Yaz:

Yorum Gönder