7 Mart 2010 Pazar

Çıkarın zırhınızı!

Share Yargıtay Başkanı Gerçeker, yargı reformu ardında gizlenen tehlikeye karşı kamuoyunu uyaran bir konuşma yaptı.

YARSAV panelinde “Yapılmak istenen düzenlemelerle yürütme yargıyı daha da kuşatma altına almak istiyor” dedi.

Gözleri ideolojik inatla körleşmiş insanlar bu gerçeği maalesef göremiyor.

Yargı üstündeki idari vesayeti kaldırmanın yolları belli. Ama iktidar reform paketine bu öneriler yerine yargıyı iktidara daha bağımlı hale sokacak düzenlemeler koymak peşindedir.

Yargıtay Başkanı Gerçeker demokratik laik, sosyal hukuk devleti olmanın temel güvencesinin bağımsız yargı olduğunu reform diye dayatılan değişikliklerin ise Cumhuriyet’i bu güvenceden yoksun bırakacağını belirtiyor.

AKP demokratik meşruiyet bahanesi ile yüksek yargı kurumlarına üye atamak peşindedir. Bağımsız bilim çevreleri ve siyasi muhalefet haklı olarak buna itiraz ediyor.

Batılı ülkelerde AKP’nin dediği gibi hükümetin ve meclisin yüksek yargıya üye seçtiği modeller yok mu?

Var ama onların hiçbirinde demokratik rejim iktidardan veya meclisten gelen bir tehdidi yaşamıyor.

Şartımız var...

Bizde yasama ve yürütme erklerini laikliğe karşı eylemlerin odağı olmaktan hüküm giymiş bir parti hukuk ve ahlâk sınırlarını zorlayarak kontrol ediyor.

Meclisteki üye sayısından daha fazla dokunulmazlık dosyası adaleti bekliyor.

İktidar ve dokunulmazlık sayesinde ayakta duran milletvekilleri, ileriyi düşünerek, eninde sonunda hesap verecekleri mahkemeleri kendileri seçmek isteyebilirler.

Ama bize bunu “reform” diye yutturmaya kalkmasınlar!

Nitekim Yargıtay Başkanı dün nazikçe bu oyunu deşifre etmiştir. Yüksek yargı kurumlarına yargı dışından, üstelik hükümet ve meclis tarafından üye atanması dayatmaları için “Bugün için gerekliliği ve önceliği bulunmamaktadır” dedi.

Peki yarın için düşünülebilir mi?

Geçen gün bu sütunda kendi hesabımıza cevapladım bu soruyu “şartlı evet” diyerek.

Öncelik, demokratik altyapımızı Batı’daki standartlara ulaştırmaktır. Onun birinci şartı da milletvekili seçilme yeterliliğini düşürecek ağırlıktaki suçlarla suçlanan siyasetçilerden kaderimizi belirleme yetkisini geri almaktır.

Bu olsun, o zaman tekrar düşünürüz!

Nasıl güveniriz?

Ulusal iradenin oluşumuna internet benzersiz bir hız ve güç kazandıracak.

Dün dolaşımdaki bir “mail”e “beyanname” niteliği kazandıracak heyecanın ışığını gördüm.

Vatandaş dokunulmazlığa bağımlı milletvekili, siyasetçi istemiyor.

Başbakan “Dokunulmazlık herkes için kalksın, o zaman razıyız” demişti yıllar önce.

Olaylar Başbakan’ı yalanladı.

Rektörlerin, generallerin, birinci sınıf hâkim ve savcıların bile hesaba çekildiğini tutuklanabildiğini öğretti bize uygulamalar.

Artık herkes gördü:

Türkiye’de herkese dokunuluyor. Yalnız siyasetçilere ve onların kirli işlerine alet olan bürokratlara dokunulamıyor.

O bürokratları korumaları da iyilik değil egoizmdir: Çünkü mahkemede emir aldıkları siyasetçiyi ele verebilirler!

Millet iktidara bağırmalıdır artık:

“Bahaneniz kalmadı. Herkese dokunulduğuna göre siz de çıkarın bu ahlâk dışı zırhı üstünüzden. Hesap verin, aklanın, öyle gelin!”


Güngör Mengi/ 06.03.2010
gmengi@gazetevatan.com

0 Yorum Yaz:

Yorum Gönder