19 Şubat 2010 Cuma

Küçük Türkiye, Haiti (Siz bunu okumazsınız çünkü anti-kemalist modern demokratları ilgilendiren konular yok içinde)

Share Küçük Türkiye, Haiti

Mine G. Kırıkkanat / Vatan / 22.01.2010

Türkiye'de bırakın önlerini görmeyi, arkalarına bile bakmayan güdük
politikacılar için bir fırsattır asıl, Haiti örneklemesi. Ayılsınlar,
silkinsinler, artık.

Çünkü...

Pakistan mı olacağız, İran mı derken, asıl büyük tehlike, Marmara
bölgesini vuracak büyük bir deprem sonrası Haiti gibi olacağımız
kesinlik kazandı.

Gözlerini kendi göbek deliğine dikmiş Türkiye'de o kadar çok cahil var
ki, Haiti'yle Türkiye kıyas kabul etmez, Türkiye çok büyük ve zengin
bir ülke, aynı felaket aynı sonuçları doğurmaz sanıyorlar. Haiti
nerededir, bugün içinde boğulduğu felaket ve ABD'nin askeri anlamda
işgalini doğuran yoksulluğa nasıl düşürülmüştür, bilmezler bile.

Oysa, Haiti'nin sonunu hazırlayan özelinde Amerikan, genelinde
çokuluslu şirketlerin güdümündeki tarım, ithalat ve ihracat
politikaları, bugün aynı egemenler tarafından Türkiye'ye uygulanıyor.

***

Tuhaf ama gerçek, Haiti'nin ekonomisini tepetaklak eden tarım ve
hayvancılık politikası, Türkiye'de kuş gribi bahane edilerek köy
tavukçuluğunun yok edilmesine benzer bir "domuz katliamı" süreciyle
başladı. Haiti'de, 1980'li yıllara kadar topraklarının ekonomik ve
ekolojik koşullarına uygun yerel bir domuz türü vardı. Siyah, küçük,
dayanıklı ve ülkenin üretim fazlası mango meyveleriyle beslenen,
serbest gezen, mango olmadığı zaman sahibinin yemek artıklarını yiyen
bu masrafsız hayvan, tek başına bir ailenin geçimi, bizim köylünün dağ
tepe otlanan "ineği" demekti.

1978 yılında, sanayi çapında ürettiği domuz fazlası elinde patlayan
ABD, "domuz vebası" taşıyorlar bahanesiyle Haiti'deki küçük
üreticilere itlaf ettikleri yerel domuz başına 2 ila 5 dolar ve
yerine, daha verimli, daha ağır birer "beyaz" Amerikan domuzu vaat
ettiler. 1978 ile 1982 arası, Haiti'deki tüm yerli domuzlar
katledildi. Katil parası, elbette Haitili politikacıların cebine
girdi, köylüye verilmedi. Ama 400 bin beyaz domuz, dağıtıldı kırsal
alana. Ne var ki çok geçmeden, Amerikan domuzlarını beslemek ve
yaşatmanın çok pahalı olduğu anlaşıldı. Mango ve artık yemiyor,
mısırla besleniyor, mısırın içine antibiyotik katılması, hastalıklara
karşı aşılanmaları gerekiyordu.

Haydi, bu kez ABD'den aşı ve antibiyotik ithal etmek, "daha verimli"
diye yerel mısırı bırakıp Amerikan mısırına geçmek, ithalatı
ucuzlatmak için de "gümrük vergilerini kaldırmak" gerekti. Tabii
politikacıları, komisyon zengini edilerek. Haiti'li küçük üreticiler,
gümrük vergisiz bile pahalı aşıları beyaz domuzlara yapamadılar,
antibiyotikleri yiyeceklerine katamadılar. Bir süre sonra 400 bin
Amerikan domuzun tamamı telef oldu, Haitili üreticiler domuzların
yemediği mango meyvesi üretim fazlasını ne yapacaklarını bilemediler.
Başladılar ülkenin ormanlarını oluşturan mango ağaçlarını kesip odun
kömürü yapmaya... Artık bir domuzları bile yoktu. Ayrıca mango
ağaçlarının tuttuğu toprak erozyona uğramış, ekilir olmaktan çıkmıştı.
Yoksulluk, kırsal alandan kente yoğun bir göç başlattı. İşsiz
köylülerin oluşturduğu gecekondu nüfusu, yerleşik nüfusu aştı.
İşsizlik ve yoksulluk talan çetelerini besledi, rüşvetçi hükümetler
diktatörlüğe dönüştü, ama yolsuzluk hep sürdü.

***

Haiti, günümüzden sadece yirmi yıl önce, gıda ihtiyacının tamamını
kendisi üreten bir ülkeydi. Deprem olduğunda ise gereksindiği temel
gıda maddelerini başta pirinç, yüzde 80'ini ABD'den ithal ediyordu.
Ektiği mısır, buğday gibi hububatın tamamı da çokuluslu şirketlerin
GDO'lu tohumları...

Haiti, önce tarımı bitirilerek çökertildi. Adayı deprem yardımı
bahanesiyle askeri anlamda işgal eden ABD, aslında başladığını
bitiriyor.

Hâlâ bir benzerlik görmeyenler varsa, göz doktoruna gitsin!

1 Yorum Yaz:

berk pinar dedi ki...

Çok başarılı bir tespit. tebrikler..bu arada et ve süt ürünlerinde yakında tamamen dışa bağımlı hale geleceğimizi hatırlatmadan geçemeyeceğim...

Yorum Gönder